Daha ileride çıkacak.

peki yılı mı yanlış yazmışlar flashback yaparken acaba? çünkü 1971 denen bölümde lunaparkta hayratlı ölmüş sanki. ama 1973 yazan bölümlerde var. sanki lunaparkta hayratlı'nın yerde yattığı sahnede 1971 değil de 1973 (veya daha sonrası bi tarih) yazacakmış da yanlış yazılmış gibi?

edit:

evet soru açmak yerine 1 saat daha izlesem görecekmişim.

ve yine evet, ilkinde tarihi 1971 diye yanlış yazmışlar, 1973 olacakmış.

71'de jilet ahmet ölüyor, ramiz jilet'in arabasının yanında bıçaklıyor. ilgili sahneyi atabilir misin? merak ettim, baktım da ben bulamadım.

bu 39. bölümün sonu. lunaparkta neler olduğunu ilk gördüğümüz teaser sahne. 1971 yazıyor.
eksiup.com

bu 46. bölüm. lunaparkta olanları baştan sonra göreceğimiz sahne. 1973 yazıyor
eksiup.com

bu da yine 46. bölümde, o 39. bölümde gördüğümüz sahne, az öncekinin devamı.
eksiup.com

yapma, ümit verme, bu konuyu birlikte konuşup kapatmadığınız sürece hep bir umut olur. senin her hareketinden duygusal bir pay çıkarır.

Sen duygusal boyutta ilgilenmiyorsan baş başa x bir aktiviteye davet etme.

Bir kadın olarak cevap vereyim, hayır asla davet etmeyin, umutlanmasın.

sevgili olmayalım ama sevişelim diyen erkek modeli gibi :)

bir yerlere davet edersen seni gözünde daha çok büyütür daha çok sever. hatta bir bakmıssın sevgili olmussunuz.

ya uzak duracaksın ya da iki gönül bir olacak.

Gönül işlernde açmadığın için silinecek ama olsun yazayım yine de.
Davet etmende sıkıntı yok. Hatta O anlamda ilgi duymadığını belli etmen için bir fırsat. Kelimeler her şeyin anahtarıdır. Doğru cümlelerle kırmadan bunu göstermelisin.

@adwokat; işte aradığım cevap :D peki nasıl belli edebilirim böyle bir şeyi. hani tersi olsa flörtöz yaklaşayım ancak bu benim için de kafa karıştırıcı.

X de baya güzel kız sevgilisi var mı acaba veya benzeri gibi bir cümleyle onda gözün olmadığımı belli edebilirsin, laf arasına sokuşturarak. Ben aranızdaki ilişkiyi tam bilmiyoeum. O yüzden yaratıcılığını kullanman gerek.

Olmaz o iş. Yürümez. Kıza eziyet olur.

İşine gelen cevap yerine daha gerçekçi cevapları dikkate almanı öneririm. Açık açık söylesen ve o da ''Tamam, o zaman sadece arkadaş olarak takılalım.'' dese bile içinde her zaman bir umut olacak, o ihtimali hep taşıyacak. Rica ediyorum yapma bunu. İnsan yaparken bazı şeylerin farkında olmuyor ama karşıdaki açısından psikolojik olarak çok yıkıcı bir durum meydana geliyor. Ben bunu yaşadım.

(bkz: tfx target)

Kapalıçarşıya laleliye falan nakit götürüp satarlar genelde ama bana ufak hesapçılık gibi geliyor. Yolda saldırsalar ya da bi kaza olsa parayı düşürsen, bayılsan vs. elindeki paradan olursun üç kuruş kar edicem derken. Banka kaçtan bozuyorsa bozdur gitsin.

10 bin satsan 300 lira fark yapıyor. en iyi şartlarda 1 yıl faizde tutsan o kadar veriyorlar kaldı ki hesaplarında duran parayı işletip kazanıyorlar para.

anladığım kadarıyla dövüz büroları daha uygun alıyorlar. öyleyse eğer risk almadan bozabileceğim yerler mevcut.

ek. güvenilirse tfx de güzel duruyor.

kordon tavacı recep. biraz pahalıdır ama ortam tam aradığınız şekilde.

ne üzerine istiyorsunuz? kadın kadına mı erkek erkeğe mi ya da karışık mı? kebap mı italyan restoranı mı diyeyim? bayraklı'da onlarca yer var düzgün. fahiş fiyat tanımınız nedir? kişi başı alkollü 150 tl nasıl mesela?

@bir ileti paylaştım, karşı cins ama normal arkadaşım, son derece önem verdiğim benim için kıymetli birisi. ben alkol kullanmıyorum ama kişi başı 100-130 tl arası bir yer iyi gibi. ha bunu aşan yer varsa aklınızda onu da önerin, fiyat kalite performansı iyiyse öderim sorun değil. italyan mutfağı kulağıma süper geldi şu an zira şarap sever kendisi.

aklıma ilk gelenler;

-la cigale (fransız)
-ristorante pizzeria venedik (italyan) pizzacı değil. geniş bir pizza menüleri var haliyle ancak italyan mutfağına hakim bir yer.
-tavacı recep (türk)

tavsiyem la cigale olur. fransız kültürün arkasında hemen.

ege perla'da murano's var. yemekleri ve ortamı güzel. bence size uyar. çok da bakmayın,pişman olmazsınız.

ek olarak: buna olanak verecek, mpc-hc harici, player öneriniz varsa eğer ona da açığım.

Görev çubuğunda sağ alt köşede bildirim i tıkla. Açılan pencerede bağlan'ı tıkla. Sizin televizyonu seç. Televizyonda OK mi? diye bir pencere çıkar. Kabul et.
Dikkat: Sakıncalı birşeyse yanlışlıkla komşunun televizyonunu seçme.

muhtemelen televizyonunuzda chromecast var. chromecast destekleyen tum uygulamalardan goruntu aktarabilirsiniz.

onun disinda:
support.google.com

bilgisayar, telefon ve televizyonunuz ayni aga bagli oldugundan olabilir. Yanlis bilmiyorsam Sony Bravia tvlerde MiraCast var. MPC-HC kullanmadim ama sanirim windowsta calisan butun playerler, windowsun kendi media playeri dahil miracast destekler.

daha çok civilization'a yakın bir oyundu. savaşlar vardı.

age of empires
empire earth
rise of nations
settlers
pharaoh
caesar

?

edit: stronghold, knights & merchants

bunlar 2000 civarı ve öncesi oyunlar.

settlers en yakın bence

oynamadım aslında ama çok duydum hakkında. ekşi'de filan bir ara epey bahsediliyordu.

hatta oyunda çağ'lar günümüze kadar geliyordu sanırım

çağlar günümüze kadar geliyorsa rise of nations olabilir.

tam karşılamıyor ama ekşide çok konuşulan strateji oyunu olarak europa universalis iv var. Çağlar günümüze kadar gelmiyor normalde ama extended timeline modu var ve başlıkta çok bahsedilmiş o moddan, ordan aklınızda kalmış olabilir.

Bunun dışında bu firmanın yaptığı crusader kings, hearts of iron ve victoria serileri var.

cevap eu4'müş arkadaşlar, başlık sahibi onaylayan bi cevap yazdı ama sonra silindi sanırım

geçenlerde paket fiyatlarının arttığını/ artacağını okumuştum, belki ilgisi vardır?

33,89 TL (+6,10 TL vergi) diyor hesap sayfamda. son 2 ayın ekstresini kontrol ettim, 39.99 çekmişler ancak yeni üyeyim, 3 ay oldu daha. şu kadar ay sabit fiyat taahhüdü var mıydı acaba? ''Özel: ayda 39,99 TL'' diye bir ibare var, ben anlamıyorum, belki bir şey ifade eder diye yazıyorum hepsini :D bu ay da 39.99 çekeceklerini söylüyorlar.

tüm bu yazdıklarım bir şey ifade etmiyorsa bir netflix ile görüş, emin olduğum tek şey kartımdan 39.99 çektikleri.

banka komisyonundan kaynaklanıyor. bende de bi ara öyle alıyorlardı sonra kendi kendine düzeldi çok takmadım.

bi kapat aç belki düzelir :/

entryleri göremediğim için bir şey diyemiyorum ama 'X sorularınızı cevaplıyor' etkinliğine yazdığın entry filan var mı?

bilmiyorum hani entry sayılmayan ya da silinmiş bir entry'in filan var mı acaba.. belki bug'tır, hani sıraya girdin ama gözükmüyordur ya da sistem 'bug' yüzünden 10 tane entry girdiğini algılamamıştır.

eksisozluk.com

buradan sormayı dene istersen, belki sonuç alırsın.

(git: 207073)

şurda da sorulmuştu. birisi 2 entry silip tekrar 10'a tamamlayınca oldu demiş. öyleyse bi bug var demek.

Birkenstock kaliplari biraz buyuk, ben de 37,5 giyiyorum ama birkenstockta 37 tam oluyor

Benim ayağıma şu an tam oturdu ama biraz sıkıyor gibi, tam rahat değil :/ ama zamanla açar umarım. emin olamadım ne kadar açar, rahat eder mi bir süre sonra, yoksa iade mi etmeliyim

malzeme gerçek deriyse eğer bir miktar salar ancak suni ürünse açmaz. ayağını kesecek gibiyse hiç düşünme gönder geri, yarım numara bir numara büyüğüne bak.

ek. düşündüm de yazın sıcaktan vs ayağının biraz şişeceğini hesap edersen değiştir bence.

ama dediğim gibi ne kadar sıkıyor onu sen biliyorsun.

Aynisi var hic acmadi.

Önemli olan tabanı. Tabanı topuğuna arkadan değiyorsa küçük demektir. Açılma olmaz. Büyük alsaydın daha iyiydi.

açıyormuş benimki açtı, çok rahat giyiyorum şimdi. bu posta bakacak kişilere geri bildirim olması açısından :)

saç ektirme merkezi yakında diye biliyorum. çıktıkları gibi damlıyorlar oraya.

aynı şekilde civar otellerde de kalıyorlar.

filtre alaşım mı bilmiyorum ancak gözlüğü aldığım yerde 'zarar verir' demişlerdi.

ascetic'i türkçeye "sofu" diye çevirmişler ya, tam karşılayan bir sözcük olduğunu sanmıyorum.

çilecilik ?

Apathy karşılığı apati, apathetic yerine de duyarsız, duygusuz olabilir belki?

hepsi doğru olsa da evet, tam karşılamıyor :/

Durulmuş veya münzevi?

www.bloomberg.com

Bu haberi okudum gecenlerde.

temelde buna benzer www.youtube.com

dolar yada türk lirası kağıt üzerinde matematiksel formüllerle değişmiyor. tayyibin bir an da "biz gavur arabasına mı binecez ya kendi aracımızı üretiriz gerekirse onlara ek vergi koyarız" demesi mesela bugün 2-3 büyük otomobil firmasının buradaki yatırımları durdurması anlamına gelir. bunlar milyarlarca dolar anlamına geliyor. o para türkiyeden çıkıyor başka yerlere gidiyor.

www.youtube.com

arkadaşın sorduğu soru neye göre kur değişiyor değil kur değişimlerinde oynayan rakamlar nasıl belirleniyor.

atıyorum piyasaya 1 milyon usd girerse dolar şu oranda değişir, 3 milyon girerse bu kadar değişir diye bir matematik var mı?

15 kuruş değil de neden 13 kuruş değişiyor. bunun hesabı nasıl yapılıyor.

merak ettim ben de

@avatar is back işte yatırımcının parasını çekip başka yere göndermesi neticesinde yükselen doların ne kadar yükseldiğinin hesabı nasıl yapılıyor. atıyorum dolar 5 liraydı ama adam aldı parasını gitti dolar 5.60 oldu. bu niye 55 kuruş değil de 60 kuruş?

Arz, talep, beklentiler... Tahtakale spot döviz piyasasını gösteren videolar vardı eskiden, onları bulup bakarsanız aslında özünü kavrarsınız. Piyasadaki herhangi bir malın fiyatı nasıl belirleniyorsa doların da öyle belirleniyor özünde, tek fark, döviz çok homojen ve dinamik...

Burada "Neden 5,63 değil de 5,61" diyebilirsiniz, böyle düşününce saçma geliyor ama bu aslında "Bu arabanın fiyatı neden 63,250 lira, neden 63,400 değil" gibi bir şey. Fiyatı o çünkü piyasa koşullarında alıcı - satıcı dengesi orada kuruluyor. Dövizi size satan ya da sizden alan kurum sonuçta bunun üstüne oturmuyor, o da sistemin bir parçası, o da gerekirse döviz alıyor ya da satıyor; onun da bir maliyeti ve nakit akışı var. Bütün parçaları hareketli sistemde sağa sola eklenenlere göre ağırlık merkezi (Kur) sürekli değişiyor.

hiç bitcoin alıp alım satışı yaptın mı ya da alt coin. aslında oradaki mantıkla ayni.

Birinin elinde x coini olsun ve bunu satmak istesin. diyor ki şu kadar miktarı şu kadar fiyattan satışa çıkarıyorum.

Başka biri ise desinki ben bu x coininden almak istiyorum. şu kadar miktarı şu kadar fiyattan alıyorum. eğer alıcının ve satıcının sundukları fiyat ve miktarlar birbirini karşılıyorsa ki buna arz talep dengesi diyoruz, o fiyattan alım satım yapılmış oluyor. anlık olarak binlerce bu tür alış - satış yapılabilir farklı fiyattan ve miktarlardan. Nihai fiyat bunların tüm bunların ortalaması gibi düşünebilirsiniz.

Olay budur efenim www.youtube.com

para birimine olan arz ve talep (alım ve satım) dataları tek elde toplanıyor.

twitter.com

Yatırım tavsiyesi değil, düşüncelerinizi duymak istemiştim sadece :) sözlükte de 100 entry’den 3’ü bilgi içeriyor o da yanlış bilgi oluyor, geri kalan herkes birilerine sallıyor ha bire.

Şu saatten sonra çok zor bence. Haziran sonrası 7'li rakamların konuşulacağına dair söylenti var.

Faruken bayraktare (faruk bayraktar) isimli çizerin, lombak'ta yayınlanan rezili rüsvan isimli çizgi öykülerinin birkaç bölümü.

heh işte bu :D rezil-i rüsvan.

teşekkürler

Şarkı ekleniyor diye biliyorum, sanatçıyı eklemek istediğinizde tüm şarkıları mı eklensin istiyorsunuz?

Şarkı veya albüm eklenebiliniyor ama, sanatçının tüm külliyatı için böyle bir opsiyon olmasa gerek, veya çok sürüyordur, biraz beklerseniz belki ekler bir süre sonra, recursive olarak tek tek tüm şarkıları ekleye ekleye geliyordur.

sanatçıyı takip etmek istiyorum. tıkladığım zaman, adını yazıp arattığım ilgili sayfasına gideyim istiyorum.

modanisa.com

@not süre
Modanisada gıda satılabiliyor mu ya da dışardan birisi satış yapabiliyor mu

Tam olarak anlamadım, Türkiye'den perakende olarak Araplara satış mı yapacaksınız? Ne satacağınıza göre değişen uluslararası platformlar var (Etsy, Ebay) vb. Lokal siteler de var ama onlar da yine lokal firmalarla çalışıyorlar. Hepsiburada'da Kardeşler Elektronik'in telefon satması falan gibi.

Dubai'de souq var mesela Amazon iştiraki. Gittigidiyor gibi bir şey.

Braun

Philips tiras makinem Braun'dan daha iyi kesiyordu. Philips'i daha ucuza almistim.

philips.

braun

yüzlerce kez tüm benliğimle brAun. hele bi de karşısında philips varsa.

Cilt tipine göre değişir. Braun bana daha çok uyuyor, iki markanın da üst versiyonlarını denedim.

philips dışında bir şey kullanmadım ancak philips'ten çok memnunum
hem vücut hem de sakal için ayrı iki makina kullanıyorum

marka değeri olarak philips. ürün çeşitliliği çoook fazla, bizim ülkemizde satılmıyor olsada.

eski makinam philips idi.

yenisi de öyle.

memnunum.

philips kesinlikle.

ben senelerdir firefox kullanıyorum. chrome'u hiçbir zaman ana browserım yapmadım. firefox eklenti konusunda oldukça zengin. hız konusunda da göz görülür bir fark yok chrome'la.

eski bilgisayarlar icin hala chrome. firefox quantum ram'de sikinti yaratiyor

chrome bilgisayarımın ram'ini perişan ettiği için 1.5 sene evvel kökten silip firefox'a geçtim çok memnunum. ama bu aralar yer imlerine link eklerken ve geçmişe tıklarken donuyor ve hiç girilemiyor çözümü de yok tüm güncellemeleri günü gününe yapıyorum.

bu yüzden 2 gün önce chrome'a geçmeye çalıştım da geçemedim hala çok ram yiyor hala bazı eksikleri var.

firefox'ta bir de bilgisayara kaydetmeden sağ tıkla ekran alıntısı alıp bi yerlere gönderebiliyorum o muazzam olay.

firefox

chrome'u sadece telefonda harita için kullanıyorum. telefonda da ana browser'ım safari.

aradan çıkmış gibi olacağım ama opera'yı deneyin derim. chrome eklentilerinin hepsini kullanabiliyorsunuz ve chrome gibi ram canavarı da değil kendisi (400 tab açıp kullanmışlığım var, bana mısın demedi). firefox da bana nedense her zaman biraz hantal gelmiştir. son olarak, chromeda google reklamlarını engelleyemiyorsunuz artık sanırım.

Opera

opensubtitles

mpc-hc.org

şimdiye kadar indirmediysen tavsiye ederim. ayrıca kendi kendine opensubtitles dahil birçok yerden altyazı çekip yerleştiriyor.

mpc ise yaradi tesekkurler

www.webtekno.com
böyle şeyler var ama içerik çok geniş değil maalesef. yabancı dil var ise ya da ingilizce altyazı ile izleyebilirim diyorsan vpn açıp farklı ülke içeriklerine erişebilirsin.

Türkiye içeriği ABD'nin %10'u kadar falan.

İstatistik şurada mevcut: www.finder.com

türkçe desteği olmaması önemli değil, ingilizce alt yazı ile götürürüm işi ancak televizyondan vpn'i nasıl ayarlarım bilmiyorum. hesabımı tüm içeriğe ulaşacak şekilde ayarlayabilir miyim?

Bende hala var. Ben gece kahvaltisini iptal etsem midem kufur eder.

Ben de yaparım. O saatlerde çok acıkıyorum.

biz konyada ona yat geber ekmeği diyoruz :)
şimdi insanlar büyükşehirde zaten 6 da çıksa 7de evde oluyor 8de anca yemek yiyor çay meyve filan yapsa zaten 9 oluyor, e 11de uyumuş oluyor çünkü sabah 6.30da kalkıyor, kendi işe 8de başlasa bile/çocuğu hazırlıyor, eşini bırakıyor vb. ondan olabilir?
öğrenci evlerinde filan vardır hala

duygulandım şu anda sadfdg ufakken kuzunlerle bir araya geldiğimizde bazen gece 1-2 gibi yapıyorduk onu :D tabi o yaşta bir çocuk için muhteşem inanılmaz bir olaydı, bilmiyorum ya da sadece ben çok büyütüyordum ama vardı böyle bir şey. her zaman olmazdı da böyle arada bir olurdu.

bir de öğrenciyken gece boyozu çıkardı fırında 1 gibi. onun tadı da başka olurdu, bilmiyorum belki vardır hala.

niye ama'nın dediğini yazmaya gelmiştim skjhdsf "yat geber yemeği"

neden bitti bu olay? bunu sık sık yapanlar 45'in üstünü göremez oldu da ondan.
biz amcamdan sonra korktuk bıraktık.

Annemlere gidince hala yapıyoruz onlar devam ediyorlar aynen dediğin gibi :) biz evde kahvaltı bile yapmıyoruz bazen

Sen neden yapmıyorsun? Kültür deneyimlenip nesillere aktarılarak varlığını sürdürür. Yapn kitleye göre de kalıcılığı artar ve bir kimliğe, gruba ya da etnisiteye ait olur.

Neden yapılmıyor? Çünkü sen yapmıyorsun. Yapanların olmasını ummak dışında başka bir seçenek yok.

Bir de insanlar beslenme konusunda eskiye nazaran hem daha bilinçli hem de bir yandan kafaları karışık. Bunun da sebebi internet ve diğer medyaların her eve daha rahat giriyor olması. Biri o zararlı diyor, diğeri bu zararlı. E hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmeden götü göbeği yağ bağlamış birey de dur aç kalayım ki tatlı gömeyim diyip sağlıksızlık döngüsünü çalıştırıyor. Zaten çoğu şey topraktan kirli ve kimyasal bulaşmış durumda. E bir de içindekiler kısmının sadece itraf edileni bile nükleer formülü gibi.

Dosya olarak wetransfer ile gönderebilirsiniz.

bana link olarak lazım :/ kendime gönderdim wetransfer'i, olmadı bana gelen linki paylaşırım

google drive

gmail kullanıyorsan; docs.google.com'a girip sol üstteki üç çizgiye tıklayıp slaytları seçin, sonra a-z'nin yanındaki klasör simgesine tıklayıp hazırladığın slaytı yükle. sonra ilgili klasöre sağ tıklayıp link alarak paylaşabilirsin.

yolladığın kişi de sen de doğrudan browser üzerinden slaytı oynatabilirsin.

saygılarımla,

yükselen.

Jainizm.

jainizm +1

ancak illa bir kesimden söz ediyorsak islami kesim karşılaşabileceğin en vahşi yöntemlerden biridir. bu yüzden birçok avrupa ülkesinde de yasaklıdır.

www.youtube.com

www.cnnturk.com

bunun dini yok kardeşim. kişinin insanlığı var. merhametli olan öyle vahşice davranmaz.

al bu da kızılayın y.dışında kurban kestirdikleri insanlar.

www.youtube.com +18

Son videoda verilen ve kızılayın kurban kesimi olduğu söylenen videodaki hayvanların kesimi islama uygun değil, bu yüzden kurban şartını da yerine getirilmemiş oldu.

Hayvan herifler kendileri fazla yorulmasın, hayvanla uğraşmadan kesebilsinler diye bu eziyeti yapıyorlar.

Ana arterler, baba arterler, kardeş yollar sister yollar hepsi açık. Manisa havalimanı yaptım şimdi bucadayım kapalı yol yok.

bornova iyi

birçok yere su basmış durumda ancak karşıyaka ya da bornova'da sorun yaşayacağını sanmıyorum. bostanlı sahile bundan 10 yıl kadar önce denizden vuran dalgalar nedeniyle yollara su bastığını hatırlıyorum, onun haricinde hiç sel olduğunu hatırlamıyorum.

çevre yolunu kullanırsan hiçbir sıkıntı yaşamazsın.

Depo/mağaza lokasyonu ve ürün sayısını sormuşlar(kaç çeşit). Mailin devamı varsa bakabilirim.

Çok teşekkür ederim:) Mail’e ek şeklinde, doldurulması gereken bir form, madde madde bir listeydi.

kitap ve film ilişkisini şöyle özetleyebilirim;
store.donanimhaber.com

kesinlikle okumalısın. kitaplarda çok daha fazlası var.

anlatım dili konusunda emin olamadım. ama ilk kitap kadar çocuksu kalmıyor bence.

kitaplar her türlü tokatlar filmlerini. Kitaptaki detayları filmlere aktaramazlar. Çünkü ne zaman ne de maddi limit buna yetmez. Kitapları okuduğunda ne demek istediğimi anlayacaksın.

dili biraz gelişse de, sonuçta çocuk kitabı, o nedenle çok bir değişim olduğunu söyleyemeyeceğim.

ancak kitapları türkçeye çevrilir çevrilmez okumuş (her kitabı 1den fazla, sonra orjinal dilinde de) ve 5. filmden sonrasını sadece meraktan 1 kez zorla izleyebilmiş biri olarak, kitaplar ile filmler arasında bence dünya kadar fark var. sadece atlanan olaylar, çıkarılan karakterler ve diğer karakterlerin üstlendiği rollerin değişmesi açısından değil, filmler kitapların verdiği hissi ve o dünyayı 3. filmden sonra yansıtmaktan çok uzak bence. bu nedenle bir şans verebilirsiniz.

ancak kafa dağıtmalık başka kitap isterseniz neil gaiman kitaplarını öneririm. özellikle terry pratchett ile birlikte yazdıkları "good omens"i. mini dizisi de çekiliyormuş, ocak sonunda yayınlanacak sanırım. bence kafa dağıtmak için oldukça güzel.

Çocuk kitabı demek çok ayıp olur. İlk kitaptan sonra gayet karanlık bir havaya bürünüyor. Kesinlikle okumalısın. Eksik birçok kısmı totosundan uydurmuş filmler.

depresyondan kurtulmak için Harry Potter okuyan insanlar var.

Kitaplar güzel. İngilizce daha güzel.

Fİlmlerden daha fazlasını veriyor tabii ki..

kitapta konular daha detaylı anlatılıyor tabi ki ama filmler görsel olarak bir şölen ve benim tahmin ettiğimden daha fazlasıydı kitap betimleme açısından bir tık zayıf. önce film izlenmeli sonra kitaplar okunmalı derim. kitabı ilk okuyunca sonra film yavan geliyor beğenmiyorsun.

3.filme kadar kitapla paralel gidiyor, güzel aktarılmış. 3.film'de bozulma başlıyor denilebilir ancak sonrası yokuş aşağı, kitaplarla neredeyse alakası yok.

şöyle söyleyeyim, okurların çoğunun en sevdiği kitap 4. kitap olan ateş kadehi. (bence 5. kitap en güzeli) yine imdb puanı en düşük harry potter filmi de 4. film olan ateş kadehi. aradaki farkı sadece bu bilgiden çıkarmak mümkün.

www.youtube.com
yeri gelmişken şunu da bırakayım.

kitaplar ve film arasında böyle farklılıklar da var.

hermonie mesela. kitaplarda insanı canından bezdirir bazen. ama filmlerde genelde melek gibidir.

en sevdiğim kitap da film de azkaban tutsağı. 3. bu kitap da dahil genelde film ve kitap paralel. ateş kadehini hatırlamıyorum pek çünkü seride en sevmediğim kitap/film o. sonrasında zaten film ve kitapların arası iyice açılıyor.

Özellikle 3.kitapla beraber "çocuk kitabı" olmaktan çıkıyor ki zaten tam olarak çocuk kitabı diye tanımlamak doğru mu bilemiyorum. Kitaplarda yeni baştan ve çok ayrıntılı bir şekilde tasarlanan bir dünya var. Filmler ise benim için çok büyük hayal kırıklığı. Harry'nin meşhur yeşil gözleri maviye, kuzgun rengi dağınık saçları düz ve kahverengiye dönüyor. Bu bile benim için filmleri izlememek için sebep ancak merakımdan yıllar sonra izledim ve çok çok yetersiz geldi. Yukarıda da dendiği gibi filmler kitapları karşılamıyor, tabii ki yüzde yüz karşılaması beklenemez ama eksik, çok eksik. Bu sebeple ve kitapları defalarca okuyan biri olarak filmlerle yetinmemenizi okumanızı öneririm. Yeni baskıların kağıt kalitesi konusunda bir fikrim yok ama kapakları çok basitleştirilmiş olduğundan zaten sevmemiştim eski baskıları nadirkitap'ta satılıyordur, bakabilirsiniz. İngilizce okuyun muhakkak demeyeceğim tabii ki orjinal dilde okumak çok hoş ama Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu işini çok iyi yapmış iki dilde de okumuş biri olarak Türkçe halini de çok iyi bulduğumu söylemek isterim. Şimdiden iyi okumalar.

bariz fark yok kitabın özüyle filmlerin arasında. fandom için elbet farklı ama sen bir hastası olmayarak kitabı okurken filmlerdekinden daha sürükleyici, daha twist'li bir olay örgüsü bulmayacaksın. kitabın vakit kısıtı olmadığı için seni daha içine çeken bir atmosfer yaratıyor. insanların -özellikle küçük yaştan başlayarak- bu kadar hayran olmasının sebebi de bu zaten; okuması keyifli ve hayal gücünü gıdıklıyor, kendini karakterlerin yanında buluyorsun.

aynı zamanda gerçekçi bir tarafı var, bunun en büyük kanıtı da serinin neredeyse hiçbir hastasının en favori karakterinin harry potter olmaması. normalde olayın kahramanı yücedir, dünyayı kurtarır, popidir, sevilir, kötü yanları pek gösterilmez. harry potter ise o güzelim dünyanın ayakta kalmasını sağlayacak bir aracı sadece; en fazla emekleri için teşekkür eder serinin koyu hastaları. tıpkı frodo gibi, boyundan büyük baskıyla mücadele eden gariban bir veledin bu ağırlık altında ezilmek üzereyken etrafının yardımıyla ayakta kalması ve doğru kararlar verebilecek cesareti göstermesini konu ediyor. bu tarz karakter analizlerini kitabı okudukça rahat yapabiliyorsun mesela, bu açıdan kesinlikle filmlerden fazlasına sahip.

ama bence şimdiki hp fanlarının yarısından fazlası o kitapları 20'sinden sonra okumaya başlasaydı seriye bu kadar tutulmazlardı. bu durum kitabı kötü yapmıyor ama kitabın asıl dokunduğu nokta insanın içindeki çocuksu masumluk. senin de hayalgücün bir çocuk kadar önyargısız ve cesursa, gerçek dünyanın kötülüğü kalbini karartmamışsa oku, seversin; yaştan bağımsız böyle kalabilmiş insanlar yok değil. ama karamsar, hayal kurmayı sevmeyen, genel olarak fantastik dünyalara ilgi duymayan biriysen okuma, filmdekilerden ötesini göremezsin.

çok zor.
Taşın.

tasinmayi dusunmuyorum evin hem yerini hem de kendisini seviyorum, baska bir cozum lazim.

bebek taşınsın ?

Benim yeğenim de böyle, anneye gidiyor baba diye ağlıyor babaya gidiyor anne diye ağlıyor.

kendi eviniz ise ısı ve ses yalıtımı yaptırın. dışarıdan mantolama haricinde kat içinde ve aralarında da yapıyorlar. uzun vadeli ve farklı yararları da olan bir yatırım olur hem. onun haricinde mutlaka aradığınız gibi bir şikayet hattı olmalı.

aileyle samimi olsanız profesyonel yardım almalarını önerin derdim ya da bir gün karartıp gözü gidip olay çıkarın :D gitsinler yardım alsınlar.

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nü arayıp danışın, şikayet kabul ediyorlarsa şikayet edin

ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na yazın durumu, ilgilenirler belki. Başka bir şey gelmiyor aklıma.

çözüm yok hocam. çocuğun ve engellinin ne yazık ki çaresi yok. vakti ile başıma geldi ve inip insanlara çemkirdim onlar da "buyur gel hocam, susturabilirsen hem sen hem biz rahat ederiz" dedi ve konu kapandı.

Benim tepemde beş kişilik laftan anlamayan ve hepsi 22 yaş üstü insanlık dışı yaratıklar var, hepsinin cezai ehliyeti var ve inadına apartman boyu gürültü yapıyorlar. Bütün apartman şikayetçi ama oğullarının tehditlerinden korkuyor (anne ve babası çocuklarını koruyor ve inanılmaz saygısızlar) ve böyle yaşıyoruz. Ve gürültüyü bilerek yaptıklarını bilmek istemsizce sinirlerini zıplatıyor insanın. Kendimi anlattım kusura bakmayın, demek istediğim sizin komşunuz en azından bilerek isteyerek gürültü yapmıyor. Bilerek yapsa vazgeçin derim ama gittiğiniz yerdeki komşumuzun daha iyi olacağı garantisi yok. O yüzden eğer mütemadiyen sinirleriniz bozulmuyorsa müzik açıp bebeğin iyileşeceğini düşünüp yaşamaya çalışın bence, naçizane. Buzuki Orhanın çocuğu da çok ağlarmış, onun yaptığı bebek yatıştırıcı bir albüm vardı diye hatırlıyorum. Belki komşunuza öyle bir şey hediye etseniz dolaylı yoldan anlarlar mı ki? Bebeğe de faydası olur belki.

6.30 derken sabah mı? eğer sabahsa zaten metrolar 6'da çalışmaya başlıyor, yetişemezsiniz. 18.30 ise en geç 17.00'de metroya binmeniz lazım.

Sabah 6.30. Aslında uçak 7.25’te ve online check-in yaptım. Valizim yok, sırt çantası sadece. Ben her şey garanti olsun diye 6.30’da gideyim diyordum :/ 6.45 kapılar açılacakmış. 6’da binsem yetişir miyim yoksa taksiye mi bineyim?

45 dakikada varılmaz, varılırsa da anca ucu ucuna. o yüzden taksiye binin garanti olsun.

taksim'den niye metroya biniyosunuz ki. atatürk havalimanı durağında metrodan inince de uzun bir parkur yürüyorsunuz yanlış hatırlamıyorsam.

havabüs müydü neydi taksim'den onlar kalkıp doğrudan terminalin içinde bırakıyordu. sitesinden kaç dakikada gittiğini bulabilirsiniz. ama o saatte trafik falan ne alemdedir onu bilmem. metroda trafik derdi yok.

taksimden yeşilköy dolmuşuna binin. yeşilyurtta inin. 15-20 tl'lik taksi parası olacaktır. dolmuşun yeşilyurta gelmesi trafiksiz saat olacağı için 20 dk. fakat dolmuş dolmadığında hemen kalkmayabiliyor. 6'da dolmuşa giderseniz bu iş olur bence.

taksim yeşilköy dolmuşu simit sarayının yakınından kalkıyor. ve yeşilyurtta indiğiniz yerde yeşilyurt taksi olacak. 10 dk içerisinde sizi havalimanında yaparlar.

taksim'den havataş var gece 4'ten itibaren her yarım saatte kalkıyor. 5.30'dakine bin ne olur ne olmaz.

sabah 0630 ise 4 civarı orda ol.

geri gönder. watsons'dan al.

hiç almadan iade et

Sipariş kargolanmadan iptal edilmiyor mu?

N11 mağazasından soru sorma kısmından rica et gondermeyin vazgectim de. Herkese açık yap soruyu da. Kirmazlar genelde gondermezler kargo takip no almadilarsa. Illa göndereceğiz derlerse almadan gönder. Keriz yerine konulmanin manasi yok.

Ne çektin be binder sigortacısı ayrı watsons u ayrı :D

36 lira az para mı 6000 lira maaş alsan en az bir saatlik emeğinin karşılığı, öyle düşün. Ben hep saatlik aldığım ücreti düşünerek alışveriş yapıyorum ve "değer mi?" diyorum. Çok faydası var.

Iade et

son durum: watsons'dan sipariş ettim . yarın gelince de diğerlerini kabul etmeyeceğim.

farabi+1

ayrıca kargoyu kesinlikle teslim almayın. kargocu geldiğinde geri gönderin. yoksa iade işlemleriyle bir dünya uğraştırırlar.

bir de için rahat olsun 9.90 parakende satış fiyatı olan bir ürünü nasıl bir 'masraf' ile internet üzerinden böyle bir fiyata satabiliyorlar? düpedüz dolandırıcılık, başka hiçbir şey değil. malum black friday olduğundan insanlar dikkat etmez alır geçer diye bakıyorlar.

Teslim alma. İade ile uğraşma.

saygısızlık

Şerefsizlik

Gerçekten bazen masaya, duvara kadar püskürtüldüğüm oluyor tabiri caizse.

Apaçık ahlaksızlık

hani marjinal bizdik aw

Taciz ve sapıklı.

selamlar, yurtta yabancı bir arkadaşım var.
konuyu ona ilettim.
"disrespectful" dedi.

Öncelikle eksisozluk.com

kişisel verileri koruma kanunu göre suç.

Kadin erkek ayrimi yapmadan bu ulkede kisisel alan kavrami pek siklenmiyor, sürekli insanlardan mesafe almak zorunda kaliyor insan. İsin icinde flortengiz(!) bir durum yoksa o ablalar da ayni altkulturun parcasi olmali.

@xdenizx: buyurunuz efenim aradığınız şey buydu sanırım;
(bkz: düşüyor mu böyle)

+1'im ile katılıyorum.

bilinçsizce olduğu varsayımıyla hareket etmek en sağlıklı olanı. kız arkadaşımın yanındayken bunu yapan 2 örnek vardı. insan yanlış anlamamak için biraz kendini zorlamak zorunda kalsa da mesafeyi elden geldiğince korumak arıza çıkmasını önlüyor.

bekarsan karşı tarafın niyetini anlamak için olayın devamlılığına ve diğer verilere bakmak gerekir.

ooo yakın temas,kaçırma :)
şaka bir yana,konuşulan konuya ve sana nasıl baktığı ile ilgili çok değişkenlik gösterebilecek bir durum :)
yürü be jparrow :)

Kadın erkek diye ayırmayalım. Bazı insanlar kişisel alanlarını hiç koruyamıyor.

ne şanslı erkekler var ya.

Yahu gerçekten düşme müşme işiyle alakam yok olayın seyri bugün değişti. Hiç hastalıklı bir husus aklıma gelmemişti doğal karşılıyordum. Bugün kafam karıştı oldukça. Düşmüyor kardeşim yani bak yok öyle bişey:))

Seni gay olarak gorup kendilerine yakin gorerek samimi davraniyor olabikirler. Hatta buyuk ihtimalle budur. Bir kisi degil cunku herkes demissin. Biraz feminen davraniyor olabilir misin?

Bu coğrafyadaki insanların kişisel alan kavramı yok +1 Kadınlar da giriyor insanın dibine kadar erkekler de.

Espri anlayışı düşük biri yapmıştır. Ecnebiler diye genellememek lazım. Mallığın uyruğu yoktur. Genellikle.

Reddit'te r/terriblefacebookmemes diye sub var boyle seylerin oldugu. Epey dalga geciyorlar boyle seylerle.

Ecnebilerden cok efsane espriler cikiyor gayet.
Bu komik falan degil.

şimdi bir pizza dilimi yanına "ama yoğurtlu sosun içimi ferahlatmas gerekiyordu" yazsak ve paylaşsak. bir de ingiliççe yapsak. kim anlar? kim güler sözlük camiası dışında?
konu meme'in kötü olması değil muhtemelen ilgili konuyu bilmememiz. neden bazı amerikan standuplarında onlar yerlere yatarken biz boş boş bakıyoruz?

batının uşağı olarak bildiriyorum; biliğin espiri kötü burada. dillerine ve espiri anlayışlarına oldukça aşinayım ve emin olun dil ya da kültür meselesi, farklı espiri anlayışını değil, sadece espiri kötü. bunun gibi düşük seviye içerikleri türkçe de görüyorum bazen. olur öyle.

O konuda ben de çok kırgınım

bazen yazmaya yetişemiyorum.

yazıyorum, yazıyorum göndere tıklayınca, böyle bir duyuru yok diyor. adam soru soruyor cevabını almak için 3 dakka beklemeye tahammülü yok.

normal bence. nerde o duyurunun eski zamanları? böylemiydi buralar.

O konu bende şu şekilde sıkıntı oluyor: Misal kendi alanımda uzun bir yazı yazıp gönderiyorum, daha sonra başka bir duyuruda kullanmak için favoriye alıyorum, benzer bir soru olduğunda kaynak olsun diye linki göndermek istiyorum ama bakıyorum silinmiş, biraz üzülüyorum ama neticede kendi duyurusu kendi tasarrufu deyip sineye çekiyorum, bu benim için kişisel bir durum çok sorun etmiyorum.

Duyuru için sıkıntı olan şu, yani saygısızlık varsa burada vardır: Kullanıcı bi soru soruyor, 50 kişi cevap yazıyor, sonra kullanıcı bunu silip 1 hafta sonra aynı soruyu tekrar soruyor. Yani ilk sorduğunda da pek çok kişi cevap vermiş oluyor ama bununla yetinmeyip aynı soru, diğer bütün cevaplar yok sayılarak tekrar sorulabiliyor, ha baktığın zaman kurallar dahilinde de bir sorun yok ama apaçık suistimal aslında, duyuru için bu profil sorun olabilir.

aynen çok saçma saygısızca bir hareket.

Saygısızlık da, terbiyesizlik de. Çok kişisel bir soru olsa bi derece hak verilebilir. Atıyorum biri uyuz olmuştur, ne yapayım diye soruyordur, sonuçta hepimiz bazen birilerinin eski duyurularına göz atıp, ne sormuş ne yapmış diye bakıyoruz meraktan. Kendisinde kötü bir izlenim oluşmasını istemeyebilir adam silebilir belli bir süre sonra. Ama daha saati, günü dolmadan silinenler saygısızlıktır buradaki herkese. En son hatırladığım "ighe" diye kullanıcı var, soru sorup yarım saat sonra siliyordu hala sinirliyim ona.

Durum değişince silinmesinde bir sakınca yok bence. Ben eski cevaplarıma falan bakıyorum da, yıllar önce evliyken "nişanda bilmemne oldu", "kocişimle kahvaltı keyfi" falan gibi şeyler yazmışım ve bunlar beni temsil etmiyor, yani tamamen farklı bir insanım artık her yönden. Onları denk geldikçe siliyorum.
Benim en sinir olduğum zamanlar ben bir cevap yazarken duyurunun silinmesi. Yazıp gönder diyorum, boş sayfa çıkıyor. Ama takılmamak gerek tabii, hayat buna sinirlenmek için çok kısa aslında.

Asagalik kompleksi

Ben siliyorum. Cevabimi aldıktan sonra sadece bana sonra da lazım olacak arşiv mahiyetindeki soruların duruyor. Silme sebebi de diğerlerine ulasmam daha kolay oluyor.

Buradaki amaca soru soranin işi görülsün değil mi. İsim görülünce siliyorum

Bir de alışkanlığım var şirkette.mail telefonda mesaj siliyorum. Ki bazen sildiklerime çok ihtiyacım oluyor

Ondan bir saygısızlık olarak görmemek lazım. Cevap verenlere de tesekkurler

Bence bir iyilik yapıyorsak denize atmalıyız. Peşinden koşmamalıyız. Belki adam internette iz bırakmak istemiyor.

soru silmek niye sorun oluyor ki :/ cevabın kalıcı olarak burada dursa ne olur durmasa ne olur? amaç soran kişiye yardımcı olup aradan çekilmek değil mi? ben istersem destan gibi cevap yazayım, sonra silsin. zerre umrumda olmaz.

Soru silinmesi gayet normal, kimliği açık edebilir bazı sorular, ya da artık öyle bi derdi yoktur, başl8k rahatsız ediyordur vs. vs.

Sadece hemen silinicek olan duyurulara "bu duyuru kendini imha edecektir" ibaresinin eklenmesi gerçekten nazikçe.

Suistimal olmadıkça silinsin tepe tepe ne olacak.

aynı sorunu bir başkası da yaşıyor olabilir. cevap verirken sadece soran kişiye cevap verilmiyor, bir soruya/soruna cevap veriliyor. bu hareket aynı sorunu yaşayan kişilere veirlen cevapların ulaşmasını engelliyor.
gönül işleri zartı zurtu bu dediğimi kapsamıyor. görece objektif cevaplar için.

Cok da sey degil. Bir sebepten silmesi gerekmistir ya da silmeye karar vermistir. Yazdigim bosa gidince uyuz olmaya oluyorum ama sikinti degil.

soruyu sorarsın, aldığın kadar cevabı alırsın sonra silersin. ömür boyu saklayıp arşivleyecek hali yok ya.

bu kadar alınmaması gerekiyor insanın. ben de sorduğum soruları belli müddet sonra siliyorum çünkü çok fazla soru biriksin istemiyorum benimkiler kısmında. bi de stalklayanlar oluyor.


o nedenle bence normal.

he cevaplarken silmiş ise, o da o an sormamaya karar vermiştir. normal yine

çok büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum ben de. bazen böyle saklamak istediklerim silindiğinde inceden üzülüyorum ancak o kadar, yapabileceğim bir şey yok. bir de uzun uzun cevap yazıp göndere bastığımda sorunun uçtuğunu görürsem böyle bir boşluğa düşüyorum :D oldu mu şimdi ya diyorum.

benim de canım sıkılıyor bazen bu duruma ancak normal. saygısızlık, terbiyesizlik olduğunu düşünmüyorum.

bence emek verip yazdıklarına geri döüş yapmazlarsa, tik atmazlarsa çok daha ayıp.

hiç unutmuyorum (yeri geldikçe de sürekli hatırlatıyorum :D) birgün birisi şarkı sözü çevirisi istemişti. böyle destan gibi anlata anlata bitirememiş yazan kişi. metal parçaydı hatta. neyse ona uğraştım epey, çok da hoş bir çeviri yapmıştım. arkadaş sağolsun bırak teşekkürü tik bile vermemişti, ben de böyle mal gibi ortada kalmıştım. ona epey içerlemiştim. ondan sonra böyle uzun cevaplara pek girmemeye başladım. ne lan bu, maraba mıyız biz!!1 ağamız lütfedecek de başımızı okşayacak..

neyse sakinim.

asıl olay pazar günü olacak gibi görünüyor.

pazar günü için ciddi uyarılar yapılıyor.. cmt sabah sorunsuz izmir'e gitsen de, pazar akşamı hava durumuna göre uçaklar havalanmayabilir.. pzt iş güç varsa bu riske girmeye değmez.. iş güç yoksa havalimanında yatar kalkarsın en kötü ihtimalle pzt sabah istanbul'a dönersin..

pazar günü dönemeyebilirsiniz, ben olsam gelmezdim.

biletleri iptal edemiyorum yani gitmezsem yanacak biletler. çalışmıyorum pazar dönememe kısmı sorun değil ama ekstra bir gün otel vs masrafı da çıkacak öyle bir durumda ayrıca çok da keyifli olmayacak gibi.

saatte 100km hıza çıkacak olan tropik bir fırtına bekleniyor.. bu cmt pazar izmirde yağmur fırtına olacaksa doğru düzgün gezemeyeceksin, geldiğine de değmeyecek.. senin yerinde olsaydım ben de bu riske girmezdim..

Pazar gununden ziyade aksami icin uyarilar yapiliyor diye biliyorum. Sen de gunduz gezip tozuver aksam otur kasirgayi izle, ben sahsen oyle yapmayi planliyorum :D

yangın terör gibi durumlarda daha kolay kaçmak için

Şoför için geri geri ya da burnunu öne verecek şekilde park etmek aynı şey. Ama çıkarken farklı.

Geri geri park ederken zaten “park ediyorsun” tüm kontrol ve çevre kontrolü sende. Çıkarken öyle olmuyor ama. Arbaya binip basıp gitmek var, bir de arbaya binip geri geri park yerinden çıkarken diğer araçların yol vermesini beklemek var.

Özetle: park halindeyken geri geri çıkmak için diğer öküzlerin insafındasın. Arabanın yarısını çıkarsan bile çoğu öküz yol vermez yanından geçer gider vs.

Ben geri geri parkederken daha kolay giriyorum park yerine, ayrıca daha güvenli, geri geri çıkarken çok kör nokta oluyor arkadan gelenler için, düz parkedince olmuyor.

ben çıkarken rahat olsun diye öyle koyarım.

örnek olarak bir avm otoparkı için konuşayım. kafadan park ettiğim arabayı geri geri çıkarırken, şoför koltuğu da içeride kalıyor. hem sağdan, hem soldan gelen arabayı görmek zor. kafadan girerken de yol geniş değilse öyle hop tek hamlede genişten alıp giremiyorsun. yine illa araba çapraz kalıyor, bir geri manevra yaptırıyor.

önünü yola vererek park ederken zaten geleni gideni görüp ona göre park ediyorsun geri geri. çıkarken de şöför koltuğu yola yakın, sağına da soluna da bakıp çıkıyorsun.

kafadan girdiğin yerden geri geri çıkarken direksiyonu öndeki arabaya sürtmeden kırmak lazım. oysa geri geri girerken hem daha rahat girersin, hem çıkarken öyle sorunların olmaz.

Direksiyon on tekerleri çeviriyor. O yuzden önden ayarlanıyor.

Sanırım bu işyerleri için verilen bir standardın gereği gibi bir şeydi. cedex'in dediği gibi acil durumlarda karmaşayı önlemek amacıyla hepsi direkt çıkabilecek pozisyonda bırakılıyor.

geri geri park etmek ve düz çıkmak daha kolay

geri geri park ederken park ettiğin yerde hiç bir taşıt olmuyor, boş olan yere park ettiğin için rahat oluyor ama geri geri park etmeyip geri geri çıkmaya çalışacağın zaman o yoldan geçenleri beklemek zorundasın ve ayrıca kimse kolay kolay sana yol vermediği için ben de her zaman geri geri park ederim.

Ayrıca diğer arkadaşların dediği gibi güvenlik nedeni ile büyük fabrikalarda şirketlerde falan hep öyle park edilmesini isterler.

acil durum +1

ben çıkmak kolay olsun diye yapıyorum sıkışık yada akan yolda geri geri gelip gerilmektense düz koyup hemen çıkıveriyorum.

zombi istilası gibi durumlarda ivedilikle tüymek için.

benimki tamamen iş yerinden kalma alışkanlık

Sebebi belli, çıkarken daha rahat çıkmak. Özellikle caddelerde hakikaten işe yarıyor.

İşin diğer tarafı da var, benim aracıma park yerinden çıkarken vurdular. Eğer aracımı dediğin gibi önünü yola vermiş olsam eminim kaporta hasarı harici sağ far kırılacaktı ve belki motor zarar görecekti. Ters koyduğum için arka çamurlukta hasar oluştu ve kaportacıda boyasız düzelttirdim.

acil durum, kolay çıkış, sıkışıklık yaratmama, gelen araçları rahat görme +1

yalnız ben bir de yayaları eklemek istiyorum. nedendir bilmiyorum ancak bizim insanımız geri geri gelen arabaların arkasına geçmeyi çok seviyorlar ve hacimleri herhangi bir motorlu taşıta göre küçük oldukları için kolaylıkla kör noktaya giriyorlar. bir park yerinden geri geri çıkarken bu yüzden çok geriliyorum. bir kazaya mahal vermemek için ben de genelde geri geri parkediyorum.

Geri geri manevra yapmak daha kolay geliyor bana. Ayrıca çıkarken de kolaylık oluyor.

geri geri park kolay. hatta bazı ülkelerde geri manevrasiz park yasak.

halihazırda 7s varsa, kullanmak istemediğin özellikleri kullanmasan? şeytan dürter de facebook açarım diye mi bu arayış :)

belki biraz :)

bir de olmayınca daha iyi hissedeceğim sanırım. bilmiyorum belki de bahane :/

herhangi bir Android telefon alıp, market uygulamasını kaldırarark bu hale getirmek bir alternatif olabilir belki.

iphone 7s ne?

@everythingok tam olarak neyi sorduğunu anlamadım ancak sanırım plus mı değil mi diye mi soruyorsun? plus değil.

aynı amaçla iphone 5 kullanıyorum. tek sıkıntısı hotspot deli gibi şarj yiyor. yanına bir de powerbank attım mı işlem tamam.

valvestore.forfansbyfans.com

kaynak:
store.steampowered.com
lmgtfy.com

uygulama içinden gidilen bir link yok muydu? vardı diye hatırlıyorum da.. neyse teşekkürler :)

Azıcık bile alakası olduğunu düşünmüyorum.

Bu "görüldü/okundu" meselesi e-mail ile başladı aslında. Eskiden insanlar mail attıktan sonra bir de telefonla arıyorlardı, "sana mail attım gördün mü" diyorlardı. Sonra mail'lerde iletildi ve okundu teknolojisi geliştirildi. Ardından bu iletildi teknolojisi SMS'lerde de kullanılmaya başlandı. Buraya kadar normal, internetin emeklediği dönemdeydik, sık sık her şey hata veriyordu ve insanlar gönderdikleri mektubun, mesajın ulaştığına emin olmak istiyordu.

Sonraki yıllarda mevzu şekil değiştirmeye başladı tabii. Mesajım iletildi mi kaygısı yerini "önemseniyor muyum" kaygısına bıraktı. Her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda insanlar da tüketilmekten korkuyor tabii.

hayır fakat çoğu kullanıcı bu şekilde kullanıyor, haklısın. ben dikkat ediyorum, konu dışına çıkan, tartışmaya yönelik hiçbir cevaba tik vermiyorum.

ben görüldü diye değil vakit ayrılıp cevap verildi diye tik atıyorum. bazen direkt cevap istediğim duyurularda gelen cevap doğru değilse tik atmıyorum, onun haricinde yorum gerektirenlerin hepsine atıyorum. ki buna karşıt olduğum fikirler de dahil.

beni dürten şey mahalle baskısı değil yani, nezaket. ama sırf doğru cevaba tik atıyoruz kampanyası ya da kuralı gelse ben de isterim ki kullanıcıların tik yüzdesine göre güvenip güvenmeyeceğimize karar verelim. gerçi bir süre sonra herkesi tanıyor oluyorsun, o kadar az kişi kullanıyor burayı ama olsun; fikri desteklerdim.

ps. wassapta son görülmem de mavi tikim de kapalı.

Aynen katılıyorum.

Mavi tikten once de birkac kere "Neden tik atmiyorsunuz", "Tik atmayana cevap veriyor musunuz" duyurulari aciliyordu. Bu yuzden mavi tik ile ilgili oldugunu dusunmuyorum.

"Dogru cevaba tik verin" kurali zaten var ama cok da uygulanamayan bir kural, cunku yorum sorularinda dogru veya yanlisin belirlenmesi cok zor. Sorularin buyuk cogunlugu da yorum agirlikli cevap ariyor. Simdi sagda "Hayatinizin amaci nedir" sorusu var, birisi gelip "Hayatimin amaci patatestir" dese yanlis diyemeyiz ya da yanlisligini ispatlayamayiz. Bilmiyorum su anda goz onunde bulundurulup bulundurulmadigini.

Kendi adima yorum sorularinda tik veriyorum, bilgi sorusunda sadece dogru cevaba tik veriyorum.

Bence tik "Su sarki ne", "Bu film hangisiydi" tarzi bilgi sorulari disinda cok da gerekli veya degerli bir mekanizma degil. Ustelik, bu tarz yanlis cevabina tik verilmediginde alinan veya "Tikleri sabaha verecegim" diye niyetini onceden belirtmek zorunda hisseden insan var. Bu yuzden islevsiz ve artik gereksiz, hatta bir nebze zararli oldugunu dusunuyorum.

tikler'in hesabı duyuru tarafından tutuluyordu diye hatırlıyorum. hatta cevap verdiğin duyuru sayısı ve aldığın tik oranı ileride duyurudan banlanıp banlanmaman noktasında belirleyici kıstaslardan oluyordu.

bu yüzden soruma yönelik iyi niyetli her yaklaşıma tik atıyorum ben. illa benim istediğim cevap olmasına gerek yok. duruma göre, eğer net doğru ve yanlış cevabı olan bir soruysa, doğru cevabı ayrıca duyuru altında belirtiyorum.

@not sure if serious O tikler kayitli ve gercekten o oran var ama cok hassas bir oran degil. Her cevabi tikleyen, hicbir cevabi tiklemeyen, tik vermeyene cevap yazmayan veya tik verilmediginde cevabini silen var. Dolayisiyla cok da guvenilir olmayabiliyor.

Teraziye tıklama babında yapıyorum.

konu dışına cikilmadigi sürece emeğe saygı babinda tikliyorum.

" beni neden tiklemedin" grubu var bir de. saçmalık.

1.olabilir ancak 2.değil. geçenlerde bir hesap açmıştım böyle ünlüleri filan takip ettim. bir süre sonra dediğiniz uyarı geldi. velev ki ne onlar beni tanıyor ne de bir yazışmışlığımız var.

ekşi'ye başlığını açmışlar. henüz kimse bir şey bilmiyor. sıfır bilgi :)

sasalı da yangın varmış.

Mobilya fabrikası yanmış

Çiğli'de bataklıkta yangın çıkmış

Sert bir dille uyarabilirsin.

Sütünüz bozulmasin isterseniz birini de ben kapayim taze taze icer aksam yavrucak diyebilirdiniz. Bencilliginizden kurtulmaniz dilegiyle...

neden uyaracaktin problem neydi anlamadim.

uyaracak daha önemli şeyler bulunabilir. bebekli kadın ne de olsa. nasıl rahat ediyosa öyle davransın.

edit: ben bi de erkek olduğunu düşünerek yazdım bunu.

Ne rahatsız tiplersiniz "Biri bi şey yazsa da saldırsak."

Insanlar cocugunu beslemek icin neden sizden izin istesin? Burada rahatsiz olan size cevap verenler degil.

postmodern biridir o, bırak emzirsin. uyarırsan daha da gaza gelip hastanenin ortasında falan yapabilir, hem halinden memnunsa kime ne?

anladığım kadarıyla kadın emzirdiği için değil, hemcins oldukları için memeleri fora açıp yarı çıplak durduğu için rahatsız olmuş arkadaş.

"ikisi de açık bakalim hangisini seçecek ehehe."

valla bir erkek de benim karşımda donunu indirse rahatsız olurum. öyle bir şey sanırım.

Bence rahatsız olduğunuzu belli edebilirsiniz ama uyarma konusunda tedirginlik hissetmeniz normal, ters tepebilir çok kibar da olsanız. Bu arada rahatsız olduysanız olmuşsunuzdur. Buradakilerin lafına çok aldırmayın, çok da normal değil yaptığı kadının.

Valla bebeğini emzirmek için sizden izin alacak değil. Bakmayacaksınız. Rahatsız olup olmamanız sizin probleminiz.

Ben yazmışım zaten peşinen daha da açıklamam. Bu soruyu doğru anlayan neredeyse yok.

İstikrar sürsün memeler büzülsün de. Anlar diye düşünüyorum.

Allaşkr bugün de saldırdık.

doktorsan "dışarda bekle" de. kesin çingenedir.

Erkeklerin kadinlarin zor durumunu dusunmeden harekete gecmesini anlamlandiremiyorum. Belli ki kadin cocugunu bir yere birakamamis. Cocuk da acikmis. Emzirmek de suc degil. Sen gormek istemiyorsun diye cocuk ac mi kalsin?

Edit: Bu nidam konuyu acan kisiye degil, emzirme karsiti olanlara.

Ayrica kadin memesini acmissa bunun nesi kotu? Isteyen istedigi gibi giyinir. Ahlak bekciligi yapmayalim lutfen. Zaten bu ahlak bekciligi yapanlar genelde ahlaksiz cikiveriyor.

Ona yaptığının onur kırıcı olduğunu söyle, eminim bir daha tekrarlamayacaktır.

ben mi yanlış okuyorum diye tekrar tekrar okudum ama ne çeşit koyun bir milletsiniz yahu. keyword'leri algoritmanız yakaladı mı anında lince başlıyorsunuz adfghg

öncelikle anladığım;

1.yazar bir kadın
2.public nursing karşıtı değil
3.ahlaksız diye yargılamıyor

şimdi karşı tarafa gelirsek;

oke public nursing'de hiçbir problem yok ancak kadın da etrafta bulunan herkes kadın diye memeler fora üstünü çıkartım çocuğuyla oynaşmaya girişmiş. hatta ''hangisini seçecek ehehe'' diye de sululaşmış.

eyy romalılar bu tacize giriyor yahu. emzireceksen çıkar tek memeni lüplettir bebene istediğin yerde. ancak benim comfort zone'umu ihlal etme.

bunun bir değişik versiyonu da starbucks'da toplu oturma gruplarında karşıma oturup ''ben bebeğimi emzirtecem sen kalkar mısın oradan'' diyen kadındı.

kafalarınız çok garip yahu. kendi halinizde ne yaparsanız yapın ama etrafınıza salça olmayın.

Ben anlayamadım, Ne yapsın peki perde gerip mi emzirsin kadın çocuğunu?

Bakmayıverin rahatsız olduysanız.

Eğer memesini açan kadın değil erkek olsaydı rahatsız olmayacaktiniz. Erkeklerin bağrını aça aça dolaşması durumunda böyle bir duyuru acilmayacakti bile. Etrafımızda gömleğinin dugmeleri göbek deliğine kadar açık erkekler görmüyor musunuz? Onlara neden "edepli ol, çingene misin, hamamda miyiz, efendi ol" vb ahlakçı yorum yapıyorsunuz? Neden kadın olunca bu kadar tepki alıyor? Neden erkek memesini gösterince onur kırıcı olmuyor da kadın yapınca oluyor?

Kadın vücudu hakkında herkes söz sahibi olmayı kendinde hak görüyor.

memeleriniz de çok güzelmiş tam kıvamında de ve bunu samimi dille söyle :)

@air allah senden razı olsun yahu. Salak salak konuşmaya yer arıyor herkes çok gülünç bu durum. Peşinen yazdım oysa ki birkaç gerzek popülarite peşinde laf eder diye. Pek de çoklarmış. Ne anlatmaya çalıştımsa harfi harfine anlamışsın. Teşekkür ederim. Toplaşıp okumadan sövenleri ciddiye almıyorum. Yok memesini sıktır yok bilmem ne. (çok saygın üye angelus utandı heralde ki silmiş) Siz ne çirkin insanlarsınız. Ben orada bir iş yapıyorum. Mesleğiniz her neyse bunu lakaytlik olarak algilayacaginiza eminim. Bekleme odasında emzirsin. Alternatif arayanlar olmuş. Insan icinde bir kadın nasıl emzirir mı dedim? Ben de kadınım ben de emzirebilirim şartlara gore. Kıt mı beyinler anlamadım ki. Bakmayiverin demis bir sığ kişi. Ona güldüm.

bir tane olunca sorun olmuyor. iki olunca rahatsız edici bu başlıktan çıkan tek sonuç bu. saçma olmuş biraz samimiyet

bana ozel mesaj da atmissin ama ben problem hala anlayamadim, anlayisim kıttır belki olabilir.

kadinsin ok, insan icinde cocuk emzirilmesine de karsi degilim demissin. tum bunlarin isiginda problem nedir kafam almiyor.

yani ben insan icinde kadinlarin cocuklarini emzirmesinden rahatsiz degilim, ama bundan rahatsiz oldum diyorsun. bu ikisi birbiriyle celisiyor. ne olmus ki? kadin iki memesini acmis kadinlar arasinda cekinecek bir seyi yok cocugunu emziriyor, ayip bir sey mi yapmis? hayir kadinlari emzirdikleri icin ayiplamiyorum demekle olmuyor, belli sartlarda basbaya ayipliyormussun iste?

ikisi de acik hangisini sececek iste demis kendince egleniyor yani burada seni rahatsiz edecek ne olabilir ki? spora falan gidince kadin memesi gormuyor musun soyunma odasinda ikili dortlu sekizli?

bu kadin senin hangi hakkini taciz etmis olabilir diye dusunuyorum, soylediklerin isiginda aklima bir sey gelmiyor. arkadas sen neyden rahatsiz oldun?

insanlari soruyu dogru anlamamakla sucluyorsun, bunun sebebi kendinle celismen bence. acik acik soyle: sen neyden rahatsiz oldun? hangi hakkin cignendi? neyine taciz oldu, soyle ki biz de anlayalim sorunu.

bunda uyaracak bir şey yok. mümkün olduğu kadar bebeğin dikkatini dağıtacak davranışlardan kaçının. mümkünse uzaklaşın.

cinsiyetiniz beni ve bebeği hiç ilgilendirmiyor.

kimse bebeğini beslemek için sizden izin alacak değil, kusura bakmayın. bir kadının bebeğini emzirmesi cinsel anlam yüklenecek bir durum değildir.

edit: pardon. kadın götünüzden uydurduğunuz "emzirmenin şart ve standartları hakkında yönetmelik" hükümlerine tam uymamış. kusuruna bakmayın.

"ben buraların düküyüm, nasıl emzirileceğini sizden öğrenecek değiliz, ahhhh benim bayburtlu kardeşim, bunlaaarrrr iki memesini birden açıp emzirenlerdir. kusura bakmayın, biz sizin kime hizmet ettiğinizi de biliyoruz" diye uyarabilirdiniz.

Bebek emeceği memeyi seçemez ne tarafa yatırırsan o taraftaki memeden beslenir.

Abartılı durumlar olmuyor değil. Mesela bi anne çocuk görmüştüm, çocuk 3 yaşında filandı oyun aralarında filan canı istediğinde annenin yanına gelip bluzu kaldırıp biraz emiyor sonra yine oyuna gidiyordu.
Senin anlattığın durum da buna benzer bişeyse bilemicem onun dışında bebek meme seçemez. Meme boşalınca davranışlarıyla belli eder sen de diğer tarafa yatırırsın.

Hastane gibi miktopların kol gezme olasılığının yüksek olduğu bi ortamda emzikli bi annenin iki memeyi birden açması olsa olsa cahillik olarak nitelenebilir. Onun dışında davranış kişiye attir, bizim sınırlarımıza/alanımıza girmediği sürece kimseye müdahale hakkımız olmaz. Nerde nasıl davranılacağını bilen kişi sayısı parmakla gösterilecek kadar azken, tuvaletlerde "sifonu çekin, kağıtları çöpe atın, temiz bırakın" yazıları varken ve tuvaletler illa pis bırakılırken... genel geçer "emzirirken tek meme çıkarılır" normuna uymayan annenin davranışının adı bile anılmaz.(bana göre)
Mesela ben aynı ortamda olsaydım ve konuya ayrılacak zamanım, enerjim olsaydı annenin davranışının nedenini sorgulrdım. Öncelikle annenin ananenin hastalığıyla ilgili derin üzüntüsü olabileceğini ve zihnen rahatlamak isteğini bu şekilde yerine getirmeye çalıştığını düşünür kadının diğer davranışlarıyla ananenin genel tavırlarıyla savımın doğruluğunu ölçümlemeye çalışırdım. Belki de anane ısrar/vicdan sömürüsü vb uygulayıp bebeğiyle kızını gereksiz yere oraya taşıdı ve kadın anneye tepki göstermek için öyle davrandı veya anne emzirme hazzını/ annelik olayını bi denişik yaşıyor/abartıyor veya içinde bi yererde teşhircilik var bu şekilde gerçekliyor vs vs vs. Bunları düşünürken bi yandan da anneye "özellikle böyle bi ortamda iki memeyi göğsü bağrı açmanın bebeğe hastalık bulaştırma riskini çoğaltacağını çünkü mikropların sıcak ve nemli ortamlara bayıldığını" anlatıp anlatmama kararını vermeye çalışırdım.

Kimisi programlanmis artik, olay ne olursa olsun azicik ucundan kadin vucudu ile ilintili mevzu ise cevap standart; "kendinizi kadin vucudu hakkinda soz sahibi saniyorsunuz"

Feminazik bakis acisina hayranim, esi benzeri olmayan bir sey gercekten. Hello, farkinda misiniz, "kadin memelerini aciyor" degil mevzu, "kadin karsimda memelerini aciyor" Sakin ol feminazi.

amerikan pasajında bulabilirsin.

www.instagram.com

Nişantaşında La casa del habano açıldı. Oradan alabilirsiniz.

şans oyunları dışında mlsf şansınız yok.

800k / 60 = 13.300dolar.
maaşın yarınısını kenara attın diyelim 26.600dolarlık işe girmen lazım. tl ile 126.084tl maaş alman lazım ayda.
6 ay için firmanın sana ödemesi 756.504 net. vergiler dahil sen adama 200.000tl'ye mal olursun ayda o da 6 ayda 1.200.000tl eder.
bir iş veren cironun ortalama %2-3'ünü CEO'ya verse 1.200.000 / 0.03 = 40.000.000tl

yani bir firmaya girip şöyle diyeceksin ben size her 6 ayda 40.000.000tl satış yaptırırım bunun karşılığında da ayda 200.000tl'nizi alırım. bunun 120.000tl'si sana gelir 60.000tl'sini kenara koyarsın.
60.000tl * 60ay = 3.600.000tl o da 4.74'den 760.000 dolar yapar. 40.000dolar da işte prim falan filan bulursun.

bir fikir bir acik bulacaksin kendi isini kuracaksin. o cins paralar o sure icinde genelde kendi isini kurarak ve basarili olarak kazanilir. maas vs. zihniyetinden cikmak lazim yani, maas veren sen olacaksin.

1- Para kazanmayı öğrenmek gerek.
2- Kesinlikle tasarrufu öğrenmek gerek.
3- Yatırım yapmayı/iş kurmayı öğrenmek gerek.
4- Birikim yapmayı(artı değer üretmek) öğrenmek gerek.
5- Ancak yukarıdakileri şu anda biliyor olsaydın bu parayı çalışıp, iş kurup kazanabilirdin.
6- Sıfırdan başlıyorsan ilk 5 yılın yukarıdaki ilk 4 maddeyi anlamakla geçebilir. Ondan sonraki 5 yılda böyle bir para kazanabilirsin.

ilham editi: www.youtube.com

@dedim dedim, hocam fikir mantıklı ama o iş zor. Ceo'luk vasfım yok, olsa zaten hiç düşünmem direkt olaya girerim.

@robokot, evet aslında aklımdaki o. Tarımda mesela getirisi yüksek ürünler yetiştirip bunları pazarlamak... Ama bu işte tutturmak ne kadar mümkün? Risk nedir acaba? Onları merak ediyorum.

@hey corc, kardeş hayatları takas edelim mi?

Benim 30000 dolara ihtiyacım var daha onu bile nasıl oldururum bulamadım

Sana kolay gelsin

abi ozel olmayacaksa merak ettim ne icin istiyorsun bu parayi? yani rakam fazla spesifik geldi, neden 1 milyon falan degil de 800 bin?

bu corc da kanadalara gitmis milyoner olmus adam hala duyuruda kendini ovuyor. eee vizyon parayla alinmiyor tabii. kanada'da yasayip senelik 500k usd+ gelirim olacak, duyuruya yazacagim ben de zengin oldugumu. ohooo. reddit'e falan git bari abi.

@idexo, şimdiye kadar hiç böyle bir ihtiyacım yoktu açıkçası, tam da bugüne kadar. Hazırlıksız yakalandım.

@kitap arasında, eyvallah hocam, cümlemize...

@meister, biraz özel bir mevzu kardeşim, hırs filan değil de bir tür manevi operasyon diyelim (dini değil tabii). Ama manevi işler bile parayla oluyor.

trade yapmayi ogren, her ay duzenli olarak bitcoin/ethereum al. scalp yada day trade yapmak zor ama swing trade yapabilirsin, yada direk position trade edersin.

@hey corç, onun farkındayım, o çerçeveden çıkılabilir mi diye düşünüyorum zaten. Belki bir çare...

@aristarkos, kardeş gerçek hayat (haşa huzurdan) bok gibi, biraz kendimi aşmak istiyorum. İyi mi kötü mü bilmiyorum ama, insan dediğinde ruh var. O ruh yapıyor ne yapıyorsa...

5-10bin'lik bir yatırımla e-ticaret işine girebilirsin. Alibaba'dan alıp amazon.com'da satacaksın. Tutturursan o para rahat kazanılır.

Şurada detaylı anlatımı mevcut:

sampriestley.com

şans oyunuyla kazanılmaz o para. şans oyunuyla para kazanılmaz. 3-5 tutturursun belki ama öyle paralar, büyük ikramiyeler hayal.

bu fetö operasyonları yeni başladığında bir haber görmüştüm. son 10 yılın mp büyük ikramiye kazananları fetö'den göz altında diye. doğrudur yanlıştır bilmem ama o paraları sana bana yedirmezler.

ticaretle kazanırsın. ancak ticarette de 100 kişiden 1'i başarılı oluyor.

bir de şu bir fikir bir kod bilgisi olayı var.

>@robokot, evet aslında aklımdaki o. Tarımda mesela getirisi yüksek ürünler yetiştirip bunları pazarlamak... Ama bu işte tutturmak ne kadar mümkün? Risk nedir acaba? Onları merak ediyorum.

Sana pesinen soyleyeyim herkesin yaptigi iyi bilinen bir is ile bir yenilik bir "fikir" ama dahice bir fikir sunmadan dedigin surede boyle bir kar elde edemezsin, dedigin seyler sansin yaver giderse gecinmelik isler olur.

Ha mesela tarimda kimsenin akil etmedigi bir acik (atiyorum), uretimi, verimliligi, pazarlamayi, lojistigi, herhangi bir seyi kimsenin gormedigi bir acidan gelistirecek bir fikrin olur (veya herkesin bildigi ama yapamadigi bir fikri hayata gecirmene yardimci olacak baglantilarin olur), bunu hayata gecirirsin, o zaman bu cins paralar seni bulur. Bunu yapabilmek icin o isi yalayip yutmus olmak gerekir en bastan genelde ki neresi verimli neresi verimsiz, neresi gelistirilebilir bulasin. Bir uzmanlik istiyor yani. Yoksa bilmedigin bir sektorde bilmedigin bir isi yapmaya kalkip boyle paralar kazanmayi bekleme.

Uzmani oldugun bir is var mi? Egitimini aldigin? Sektorunu, musterisini vs. bildigin? Ona odaklan orada fikir uretmeye calis.

@robokot, hocam kendi sektörümde maksimum kazancım 10 bin lira. O da maksimum yani. Demek istediğim şuydu, ben az da olsa sermaye sağlayacağım, işi bilen birisiyle iş yapacağım. Mesela türkiye'de yeni yeni yetiştirilmeye başlanan meyveler var, bunlar alternatif tıpta filan kullanılıyor diye getirisi yüksek. Ama işte evdeki hesap çarşıya uymayabilir. İki yıl içinde 150-200 bin lira biriktirme ihtimalim var, eldeki üç beş kuruşu da kaybederim diye korkuyorum. Mevzu o.

baska bir yol da programlama bilmiyorsan programlama ogrenip, mobil oyun yapabilirsin. eger tutacak bir oyun yaparsan 1 yilda kazanirsin o parayi

iyi bir is fikri bulur ve bunu ilerletirsen 2 - 3 sene icinde bu yatirimi alabilirsin. girisimcilikle ilgili kitaplara bir goz atmani tavsiye ederim. fakat kotu haber su. salt para kazanma ugruna icine girecegin islerden para kazanma olasiligin genelde cok dusuktur.

ahlakını ve vicdanını bir kenara koyarsan türkiye'de böyle bir para gayet tabii toparlarsın, hem de çok daha kısa bir sürede..

yasa yok, keriz çok: dolandırıcılık.

geçmişten günümüze titan, jet fadıl, çiftlikbank, aralarda mesela bir herif 600-700 taksi plakası parası topladı kaçtı vs bunlar gibi onlarca örnek, senin çapındaki paralarda da yüzlerce belki de bini aşmıştır örnek sayısı.

önemli olan yaratıcılık. afili isimler bulabilmek; geçmişte saadet zinciri, şu anda da "network marketing" gibi.

sonra günün konseptlerini yakalayabilmek; bak o çiftlikbank'ın açılışı efsane mesela, kurban kesip dua okutup dış güçe sövüp tayyip övüyorlar millet de şakşaklıyordu pokasdpad

kredi çekip bahis bürosu da açabilirsin. 3-4 ay millete düzgün hızlı ödeme yapıp sonra bir anda yok olursun. zaten illegal, kimse hukuki bir mecraya başvuramaz.

ha alnının akıyla dersen,

türkiye'de alnının akıyla iş yapana ceza olarak az para verilir.

düzgün kahve içersen yanına bir ekstra bir şey koymana gerek kalmaz, onu baştan söylemek isterim. daha hafif, daha meyvemsi kahvelerden zevk alabilirsin.

süt köpürtücü olmadan latte bazlı içecekleri yapamazsın french press ile ama minik süt köpürtücüler var telli, ondan alıp badem sütü, kakao, vanilya, tarçın gibi eklerle yakın şeyler yapabilirsin.
www.tchibo.com.tr

Latte için espresso yapıp üzerine süt eklemen gerekiyor. Filtre kahve ile latte çok alakasız şeyler.

Bir de kahveni değiştirebilirsin. Kısığın kahve sert olabilir, ne yaparsan yap bir yere kadar yumuşar. Orta ya da hafif kavrulmuş alabilirsin.

Bir de nasıl demledin de önemli. Sert kahveyi iyice zift yapıyor olabilirsin.

Bu değişkenler önemli. Bir de evet süt köpürtüp faydalı olabilir.

Sütü French pressle de köpürtmek mümkün ayrıca. Az miktarda süt koymak gerek çünkü köpüreceği için hacmi taşıyor. Sütü French presse koyduktan sonra pressin o ucuyla aşağı yukarı aşağı yukarı şeklinde hızlı hızlı presleyince çok geçmeden süt köpüyor. Köpüren sütün özellikle köpük kısmını bir kaşık ya da herhangi bir şeyle kupadaki kahvenin üstüne eklemek yeterli. Sütü köpürtme işlemi yarım dakika aldığı için kahve soğumadan yapılır ama önemli olan kahve artığı olan French pressi hızlıca çalkalayıp temizlemek sütü hemen köpürtmek içim.

@retiredcolonel sahiden mi?!??? Aydınlandım çok sağol. Dikkat edersen latte tadına yakın bir şey istiyorum demişim.

@ diğer arkadaşlar, teşekkür ederim önce french pressle köpürtmeyi denicem, o da işe yaramazsa süt köpürtücü alayım. Satın alırken orta sertlikte alıyorum hafif mi denesem acaba. Bir de kahveyi az koymayı denedim bulaşık suyu gibi çok kötü oldu. Kahvenin tadı yoğun olsun ama biraz böyle kremamsı bir tat da eşlik etsin istiyorum aslında hafif kahve istemiyorum.

Sut yerine gercek kahve kremasi (toz olanlardan degil) bulamaz misin acaba? Tam olarak yag orani yuksek yogunlastirilmis sut oluyor onlar, boylece kahveyi sulandirmadan sutlu kahve yapmis oluyorsun.

www.sanalmarket.com.tr

Su urunlerden bahsediyorum.

süt köpürtücüye alternatif verebilirim. ben de yazın senin gibi içmek istediğimde bir kavanoza buz ve sut koyuyorum baya çalkalınca köpürmüş oluyor. buzsuz da olur muhtemelen.

@haldamir bu fikir çok hoşuma gitti bunu arayayım

camel box. vegan değilim ama içiyorum. bir hayvansallığını görmedim.

dünya üzerindeki marka sigaraların hemen hemen hepsi 2 ya da 3 markaya bağlı olduğundan dolayı, sanıyorum ki tütün içmekten başka şansın yok.

ben 15 senedir tütün içerim, bunun bir kaç sebebi var, en önemli olan hiç bir sigaranın tütün kadar keyifli bir içime sahip olmaması.

sigaranın hayvan testlerinde kullanıldığını da ilk defa senden duydum. hiç aklıma gelmeyecek bişeydi.

@killerbee maalesef sigara kullanımının etkilerinin araştırılması için hayvanlar pervasızca kullanılıyorlar. yıllarca gün içerisinde belli saatlerde doğrudan veya dolaylı yollarla sigara dumanı solutuluyor hayvanlara.

tütün tedariğini nasıl sağlıyorsunuz? internette baktım ancak yine bir takım firmaların paketli ürünlerine denk geldim. hani bu firmaların da o deneylere katılmamaları için bir sebep gelmedi aklıma.

@zgrydn kesin bilgi mi? yayalım mı? :) ''bir hayvansallığını görmedim.'' deyince espiri yapıyormuşsunuz gibi geldi de

abi her yerde tütüncüler var, çeşit çeşit tütünler var. bunlar açık kilo hesabıyla ya da hazır sarılmış olarak satılan tütünler.

bildiğin ruhsatlı, vergi veren dükkanlar satıyor yani, boş sigara filtreleri de bandrollü.

o senin karşına çıkan paket tütünler, sigara tütünü, pipo tütünü yine büyük sigara devlerinin ürünleri.

benim dediğim türkiyede yetişen tütünleri satan yerler.

Sigara ile veganlığın altında yatan prensipler pek uyuşmuyor aslında. İçmemek gibi güzel bir seçeneği es geçmeyin derim.

Tütün de sarsanız saf marijuana da içseniz izin içtiğiniz sigara dumanı, sigaranın izmariti vs. de hayvanlara direkt ya da dolaylı zarar vermiyor mu? Bu bir paradoks değil mi?. Sigaranın da daha faydalı olduğunu savunmuyorsunuzdur, seviyorum neden bırakıyorum diye düşünüyor olabilirsiniz, ama veganım dolayısıyla daha sağlıklıyım diye takılıp (burada lafım direk sana değil genel konuşuyorum) binbir türlü sağlıksız şey tüketmek bir ikilem değil mi? İnsanlar (sadece veganlar değil ama "prosumer" diye tabir edebileceğim aldığına dikkat eden kişiler) sadece ürünün eline geçen kısmını düşünüyor, aa bu kağıt FSC sertifikalı, aa işte üstünde VeganOK yazan ürünü alıyorum, ama kimse de ürünün satın alımından sonra çevreye etkisini düşünmüyor. Aldığın geri dönüştürülmüş kağıdı tekrar normal çöpe attıktan sonra, vegan sabunun packaginginin doğada çözünmeyen materyal olduktan sonra ne önemi kalıyor dükkana gelene kadar geçirdiği,ya da hatta dükkana götürülene kadar olan sürecin...

Görünce düşüncelerimi belirtmek istedim, amacım kızdırmak vs değil. Tütün konusunda zaten yukarıda cevap verilmiş.

@mirafiori aslında söylediklerine katılıyorum. sağlıklı yaşam için vegan olanlarla ilgili söylediklerine bir şey diyemem, ben sağlık için olmadım. daha doğrusu bu yolu tercih etmemde etik bir takım kaygılarım var.

şöyle ki doğaya olan zararımızı tamamen ortadan kaldırmamız mümkün değil. aldığımız nefes dahi sömürü sisteminin devamlılığı için katkı sağlarken benim amacım zararımı elimden geldiğince minimalize etmek. bu noktada da beslenmek için hayvanlara zarar vermemeyi tercih ediyorum. herhangi bir kozmetik, temizlik ürünü kullanırken de hayvanlar üzerinde deney yapılmayanlarını tercih etmeye çalışıyorum.

bu noktada da sigara konusuna gelirsek; bağımlıyım. evet sigarayı bırakmam kişisel anlamda olduğu kadar doğa için de sağlıklı bir tercih olur ancak kısa vadede bırakabileceğimi düşünmüyorum. bu yüzden de madem bir zararım söz konusu, bari bu zararı minimum düzeye çekeyim kaygısı içerisine girdim.

makyavelli'nin prens kitabında vardır böyle bir bölüm. "zalimlik ve merhamet üzerine; korkulan mı yoksa sevilen bir kişi mi olmalı?"

yok bu değil malesef. ingilizcesini okumuştum ben oyunda, sonunda "which one you want to be" gibi bir şey diyordu.

benim de aklıma ilk gelen machiavelli oldu. zaten ideal lideri tanımlarken kullanıyordu sanırım.

bir de oyunda bu sözü değiştirmiş/ uyarlamış olabilirler.

kahveyi hemen içersen uykunu açar, birkaç dakika sonra içersen rahatlatır, uykunu getir.

Bende de aynisi oluyor. Kahve uykumu getiriyor, cay ise uykumu aciyor. Sebebini bilmiyorum.

dehb'li olabilir misin

@Silver, hemen içtim kahveyi. Türk kahvesiydi zaten fırt fırt bitti

@muka, dehb ne demek bilmiyorum :/

Bu arada bütün yoğunluktan bu duyuruyu açtığımı dahi unutmuşum, kusura bakmayın :/

“Dikkat eksikliliği ve hiperaktivite bozukluğu” demekmiş. Evet küçükken hiperaktivite vardı büyüyünce yerini dikkat eksikliğine bırakmıştı :/

İlgisi nedir? Bu arada uzun zamandır kahve içerim, ilk defa böyle etkisi oldu.

uyarici kullaniliyor dehb tedavisinde. kafein de uyarici bi cesit. kahve icince rahatliyosun, uykun gelebiliyo dehbliysen. ben de cok sonradan fark ettim genelde placebo etkisi icinde ayildigimi zannediyodum ama yoo baya baya gomuluyorum neredeysem.

180 bin ayrı sandık sonucu tek bir sisteme giriliyor.

1 sandık sonucunu 30 saniyede girsen 180 kişi aynı anda 500 dakkada girer. 6 saatten fazla.

Basit matematik.

yanılmıyorsam aa, geniş bir çevrede iş yapıyor ve özellikle akp görevlilerinden aldıkları belgelerle iş yapıyorlar. çünkü her okuldan bu bilgileri almaları çok zor, o kadar çalışanı olamaz. akp'nin her yerde var olduğunu düşünüp chp'nin, ip'nin, sp'nin ya da hdp'nin de olmadığını düşünürsen diğer partiler, ysk'dan gelecek sonuçları bekliyorlar.

Her sandık 18.30'a kadar bitmiyor ki. Benim sandığın sayımı 19.40 gibi bitti mesela.

Benim sandıkta 8 e geliyordu bitti. Bu seçimde iki pusula vardı sayım zordu

350 oyun sayımı ve tutanakların hazırlanıp imzalanması yaklaşık 3 saat aldı benim sandığımda. 1 saat yetmez. Sonuçlar için sevinirlerken bürolara yeni teslim edilen sayısız oy çuvalı vardı.

yahu kardesim oylar teslim edilmesinin sayimla ne alakasi var
tutanak varsa sayim icin engel yok

1 saatte bırak oyları saymayı, zarfların açılması tasnifi sürüyor neredeyse :) bizim tek sandıklı köyde oyların sayımı bitip yola koyulmamız 4 saatten fazlaca sürdü, toplamda 600 civarı oy sayıldı. Gerisini sen hesapla. Kaldı ki saat 11’e gelirken ilçe seçim kuruluna yeni gelen sandıklar vardı. Toplanan sayılan oylar daha yeni il seçim kuruluna gitmek üzere yola çıktı.

1) boy farkı yok, aynı her şey. Sadece kasa yenilendi. Bende birinci versiyon var, üç yıldır kullanıyorum. Hala sapasağlam. Fakat şu an zaten yerini ikinci versiyona bıraktı. Kobo aura one ise farklı model, boyutu daha büyük.

2) akıllı telefon olmadıkları için çabuk eskime, demode olma gibi bir durum yok. Rahat kullanırsınız. O yüzden teknik farklılıklara takılmaya gerek yok.

3) ufak bir şey istiyorsanız aura edition 1 ve 2 ideal. Hangisini bulduysanız alın. Ekran tam ideal bence.

Ben kobo’yu önermiyorum. Denedim, inceledim; gözü rahatsız ediyor, rahat okunmuyor. bir kindle paperwhite’ın yanından geçmez. Tavsiyem eğer imkanın varsa Amazon’dan paperwhite siparişi ver. Çok fiyat farkı da yok.

2) @bir finca kahve’nin dediği gibi sürekli değişen gelişen teknoloji olmadığı İçin model farkı çok bir şey değiştirmiyor.

Hayır

Üniversite sınavı 1 hafta sonrasına ertelendi. 2.tur seçimleri 2 hafta sonra, yani 8 Temmuz’da.